Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de yapı güvenliği, yaşam güvenliğiyle eşdeğerdir. Bir yapının dayanıklılığı; kullanılan malzemenin kalitesinden teknik uygulamalara, denetimden tasarıma kadar pek çok faktöre bağlıdır. Peki, evinizin ya da işyerinizin depreme dayanıklı olduğunu nasıl anlarsınız?
“Aderans” terimi, inşaat sektöründe farklı iki malzemenin – özellikle beton ve donatının – birbirine sıkıca yapışarak bütünleşmesini ifade eder. Betonarme yapılarda beton ile donatı arasındaki bu bağlantı sayesinde gerilme kuvveti oluşur. Şirketimize adını veren Aderans, yapıların dayanıklılığında kilit rol oynayan bir mühendislik prensibidir.
Betonarme projelerde aderans kuvveti varsayım değil, zorunluluktur. Yetersiz aderans kuvveti, yapı bütünlüğünü tehlikeye atar. Uygun aderans sayesinde yapı elemanları birlikte ve dengeli şekilde çalışır. Bu da hem rijitlik (şekil değiştirmeme direnci) hem de esneklik kazandırarak yapıyı olası darbelere, yük ve basınca karşı daha dirençli hale getirir.
1999 Marmara Depremi sonrası, düz çeliklerin yeterli aderans sağlayamadığı net bir şekilde görülmüştür. Bu nedenle nervürlü çelik kullanımı artmış, aderansın artırılması için çeşitli katkı maddeleri ve teknikler geliştirilmiştir. Güçlü bir aderans, sadece statik hesapların değil, gerçek hayattaki dayanıklılığın da temelidir.
Her zaman ideal aderans değerlerine ulaşmak mümkün olmayabilir. Bu noktada aderans arttırıcı teknikler devreye girer:
Uygulama öncesi yüzey temizliği, pas giderimi, nem kontrolü gibi detaylara dikkat edilmelidir. Hazırlanan yüzeylere katkı maddeleri homojen şekilde uygulanarak yapının aderans kapasitesi artırılır.